20 Şubat 2011 Pazar

Vasatsın sen sosisli, vasat kal!

Paul Arden dedi ki...Paul Arden şu ünlü kitabında “ne mutlu, iyi ki dandik reklamlar ve dandik reklamcılar var” der. Bu bir nevi serzeniştir. Onlar olmasa bizim değerimiz anlaşılmaz şeklinde de özetlenebilecek bu düşüncenin derin, bazılarının kanına dokunan bir yanı da vardır. Televizyonu, reklamlar için izleyen sayısı, o muhitteki reklamcı sayısı kadardır diye düşünürüm hep. Doğrudur da. Kimse oturup reklam izlemez… Reklam izlemeye bize gelsenize demeyiz yan komşuya. Oysa reklamın bam teli de buradadır.

Gossage, “kimse sosisli sandviç yemek için maç izlemeye gelmez, herkes maç izlemeye gelir, yanında da sosisli sandviç yer” der. Reklamcının hası da Gossage gibi düşünendir. Çarşamba toplantılarında Cannes’da ödül alan reklam filmlerini izliyoruz. Herkes bayılıyor, hatta sırf bu yüzden toplantıları iple çekenler var. O filmler izlenebilir olanlar, bir de %90’lık kesim var, izlenemeyenler! Gossage reklamcının hasıBizim işimiz, tekrar tekrar sıkılmadan izlenebilecek ve ürünün vaadini doğru şekilde aktaracak reklamlar yapmak. Şimdi televizyonu açıp bakın, kaç reklam filmini tekrar tekrar izleyebiliyorsunuz, “kaçında sıktı yaaa!” diyorsunuz? Bir de sizi sıkmayan ama ürünün vaadini de zinhar anlatmayan filmler var. Gallerli David’in “şaklabanlık yapanlar” dediği. Yine de dönüp dönüp Old School tayfasını (Ogilvy-Bernbach-Reeves…) dikkatle okumak gerekiyor. Bernbach’ın VW işlerini masaya yatırıp, biz nerede yanlış yapıyoruz demek gerekiyor.
(80’lerin sonuna doğru DDB tarafından yapılan şu ünlü snowplough reklamı. Basit bir cümleyi etkili bir reklama dönüştürmüş.

Sizce kar temizleme aracının sahibi, kar temizleme aracına nasıl ulaşıyor? Zekice.)

Özgür Doğan
http://vagabondpeople.wordpress.com/2010/04/ Sitesinden alınmıştır...

0 yorum:

Yorum Gönder